KURAN-I KERİM veİSLAMİYET HAKKINDA BİLDİKLERİMİZ - BİLMEDİKLERİMİZ İSLAMİ SORULAR - CEVAPLAR

23-GERÇEK ÖLÜM VE GÖRÜNEN ÖLÜM

GERÇEK ÖLÜM VE GÖRÜNEN ÖLÜM


Ruhun Ölümü (Gerçek Ölüm)


Nasıl öleceğinizi, ölümün nasıl bir şey olduğunu, ölürken

neler olacağını hiç düşündünüz mü?

Şimdiye dek, önce ölüp sonra da dirilerek insanlar arasına

dönen ve neler görüp, neler hissettiğini anlatan hiç kimse olmamıştır.

Bu nedenle ölümün nasıl bir durum olduğunu, bir insanın

ölüm anında neler hissettiğini bilmemize teknik olarak

imkan yoktur.

Ancak insana hayatını veren ve zamanı gelince de geri alan

Allah, ölümün nasıl gerçekleştiğini Kitabında bizlere bildirmiştir.

Bu nedenle, ölümün nasıl gerçekleştiğini, ölmekte olan bir

insanın gerçekte neler yaşayıp, neler hissettiğini ancak Kuran’dan

öğrenebiliriz.

Kuran’a baktığımızda ise oldukça önemli bir gerçekle karşılaşırız.

Çünkü Kuran’da haber verilen ve tarif edilen ölüm,

“tıbbi ölüm”den, yani diğer insanlar tarafından gözlemlenen

ölümden çok farklıdır.

Öncelikle, bazı ayetlerde ölüm anında, ölecek kişi tarafından

görülen, fakat diğer insanlar tarafından gözlemlenemeyen

olaylar yaşandığı bize haber verilir. Vakıa Suresi’nde şöyle buyrulmaktadır:


83.Felevla iza beleğatilhulkume.

84.Ve entum hıyneizin tenzurune.

85.Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.

Hele can boğaza gelip dayandığında,

Ki o sırada siz (sadece) bakıp, durursunuz,

Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.

(Vakıa Suresi, 83-84-85)


Bir başka ayette de, bu “gözlemlenemeyen olaylar”ın inkarcılar

için bir zorluk anı olduğundan şöyle bahsedilir:


85.Ve la tu'cibke emvalühüm ve evladühüm innema yürıdüllahü ey yüazzibehüm biha fid dünya ve tezheka enfüsühüm ve hüm kafirun

Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin;

Allah bunlarla, ancak onları dünyada azablandırmak

ve canlarının onlar inkar içindeyken zorluk içinde

çıkmasını istiyor. (Tevbe Suresi, 85)


Buna karşın, müminlerin ölümü ise “güzellikle” olur:


32.Ellezıne teteveffahümül melaiketü tayyibıne yekulune selamün aleykümüdhulül cennete bima küntüm ta'melun

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: “Selam

size” derler. “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere

cennete girin.” (Nahl Suresi, 32)


İşte bu ayetlerde bize ölüm hakkında çok önemli ve değişmez

gerçekler haber verilir: Ölüm anında, ölen kişinin yaşadıkları

ile dışarıda onu izleyen kişilerin gördükleri şeyler çok farklıdır.

Örneğin hayatı boyunca iflah olmamış azılı bir inkarcı, dışarıdan

bakıldığında, uykusu sırasında ölmüş gibi algılanabilir.

Oysa o anda başka bir boyuta geçen ruhu, büyük acılar içinde

ölümü tadmaktadır. Ya da tam tersine, acı çektiği sanılan bir

müminin ruhu, ayette de bildirildiği gibi bedeninden, melekler

tarafından “güzellikle” ayrılır.

Kısaca, “bedenin tıbbi ölümü” ile, Kuran’da tarif edilen

ölüm gerçekte çok farklı olaylardır.

İşte “tadılan” bu gerçek ölüm, az önce belirttiğimiz gibi inkarcılar

için büyük bir azap, müminler içinse büyük bir nimet

ve güzelliktir. İnkarcıların canlarının “zorluk” içinde çıktığı da

Kuran’da bildirilir. Ayetlerde bu “zorluk” ayrıntılı olarak tarif

edilir.


- Ölüm anında inkarcının sırtına ve yüzüne vurularak

canının alınması:




27.Fe keyfe iza teveffethümül melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm

28.Zalike bi ennehümüttebeu ma eshatallahe ve kerihu rıdvanehu fe ahbeta a'malehüm

Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura

canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? İşte böyle;

çünkü gerçekten onlar, Allah’ı gazablandıran şeye

uydular ve O’nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar;

bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı.

(Muhammed Suresi, 27-28)




- Ölümün şiddetli sarsıntıları ve meleklerin inkarcıya

ölüm anında, ebedi azaplarını müjdelemeleri:


93.Ve men azlemü mimmeniftera alellahi keziben ev kale uhıye ileyye ve lem yuha ileyhi şey'üv ve men kale seanzilü misle ma enzelellah ve le v tera iziz zalimune fı ğameratil mevti vel melaiketü basitu eydıhim ahricu enfüseküm elyevme tüczevne azabel huni bi ma küntüm tekulune alellahi ğayral hakkı ve küntüm an ayatihı testekbirun

94.Ve le kad ci'tümuna furada kema halaknaküm evvele merrativ ve teraktüm ma havvelnaküm verae zuhuriküm ve ma nera meaküm şüfeaekümüllezıne zeamtüm ennehüm fıküm şüraka' le kad tekattaa beyneküm ve dalle anküm ma küntüm tez'umun

... Sen bu zalimleri, ölümün ‘şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: “Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a

karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüzçevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz” (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93-94)


50.Ve lev tera iz yeteveffellezıne keferul melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm ve zuku azabel harıyk

51.Zalike bima kaddemet eydıküm ve ennellahe leysi bi zallamil lil abıd

Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak:

“Yakıcı azabı tadın” diye o inkar edenlerin canlarını

alırken görmelisin. Bu, ellerinizin önceden takdim

ettiği işler yüzündendir. Yoksa şüphesiz Allah kullara

zulmedici değildir. (Enfal Suresi, 50-51)

Ayetlerden açıkça anlaşıldığı gibi, inkar eden bir kişinin ölümü

kendisi için büyük bir azaptır. Dışarıdaki yakınları onun rahat

yatağında huzurlu bir şekilde öldüğünü sanırlarken o, ger-

çekte, maddi ve manevi çok büyük bir azabın içine girmiştir.

Başka ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:


26.Kella iza beleğatitterakıye.

27.Ve kıyle men rakın.

28.Ve zanne ennehulfraku.

Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

“Son müdahaleyi yapacak kim” denir.

Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.

(Kıyamet Suresi, 26-28)

İşte inkarcı, artık hayatı boyunca inkar etmiş olduğu o büyük

gerçekle yüzyüzedir. Ölümle birlikte, yaşamı boyunca işlediği

büyük suçun, inkarının cezasını çekmeye başlayacaktır.

Meleklerin sırtına vura vura, canını en derinden sökerek almaları,

kendisini bekleyen sonsuz azabın yalnızca çok hafif bir başlangıcıdır.


Bunun aksine, ölüm, mümin için büyük bir mutluluk ve neşenin

başlangıcıdır. Ruhu en derinden acıyla sökülen inkarcının

aksine müminin ruhu,


2.Vennaşitati neştan.

“yumuşacık çekip alanlar” tarafından

(Naziat Suresi, 2),


adeta uykuda ruhun acısızca bedenden ayrılıp farklı bir boyutageçmesi gibi alınır.Ölümün gerçeği işte budur. Dışarıdaki insanlar, yalnızcatıbbi ölümü bilirler; hayati fonksiyonları sona ermek üzereolan bir beden görürler.


Ölen kimseyi seyredenler, ne onun

yüzüne ve sırtına vurulduğunu, ne ayaklarının dolaştığını, ne de

canının köprücük kemiğine dayandığını görürler. Bu görüntü

ve hislerle yalnızca ölen kişinin ruhu muhatap olur. Oysa gerçek

ölüm, dışarıda insanların göremeyeceği bir boyutta ölen


kişi tarafından bütün yönleriyle “tadılmakta”dır. Bir başka deyişle,

ölüm sırasında yaşanan olay, bir “boyut değişikliği”dir.


Müminin Ölümü:


- Kaçınılmaz olduğunu bildiği ve yaşamı süresince hazırlık

yaptığı ölümle karşılaşır.

- Canını almaya gelen melekler ona selam verip, onu cennetle

müjdelerler.

- Melekler güzellikle canını alırlar.

- Ruhu bedeninden yumuşakça çekilip alınır.

- Arkasından gelecek müminleri müjdelemek, Allah’ın vaadinin

hak olduğunu ve müminler için bir korku ve üzüntü olmadığını

haber vermek ister. Ama buna izin verilmez.


İnkarcının Ölümü:


- Hayatı boyunca kendisinden kaçıp durduğu ölümle buluşur.

- Ölümü şiddetli sarsıntılar içinde olur.

- Melekler, ellerini ona doğru uzatır ve onu alçaltıcı ve yakıcı

bir azapla müjdelerler.

- Melekler, yüzüne ve sırtına vura vura canını alırlar.

- Ruhu en derinden acıyla sökülür.

- Ruhu köprücük kemiklerine kadar çekilir ve son müdahale

yapılır.

- Canı o inkar içindeyken zorluk içinde çıkar.

- Ölümle yüzyüze geldiği andaki imanı ve tevbesi kabul edilmez.

-Gerçeği görmenin verdiği büyük pişmanlık içinde Allah’tan


kendisini dünyaya geri çevirmesini ve kaybettiği ömrünü telafi

etmeyi talep eder. Ama bu isteği kabul edilmez.

Dışarıdaki insanların gördüğü “tıbbi ölüm”ün de insana

ders veren çok önemli bir yönü vardır. Tıbbi ölümün insan bedenini

yok edişi, insana çok önemli bazı gerçekleri kavrama fırsatı

verir. Bu nedenle, gerçek ölümün ardından söz konusu

tıbbi ölüme de değinmek, hepimizin bedenini bekleyen mezar

hakkında biraz düşünmek gerekir.


Bedenin Ölümü (Dışarıdan Görünen Ölüm)


Ölüm anında ruh, bu dünyadaki insanların içinde yaşadıkları

boyuttan ayrılırken, geride cansız bedenini bırakır. Deri değiştiren

canlılar gibi, bu dünyadaki bedenini geride bırakır ve

asıl hayatına doğru ilerler.

Ancak geride kalan bedenin karşılaşacakları da ibret vericidir.

Özellikle bu bedene hayattayken gereğinden fazla değer

verenler için.

Peki öldükten sonra bu bedenin başına neler geleceğini ayrıntılı

olarak düşündünüz mü hiç?

Bir gün öleceksiniz. Belki hiç beklenmedik bir şekilde. Ekmek

almak için bakkala giderken yolda bir araba kazası geçireceksiniz.

Ya da amansız bir hastalık hayatınıza son verecek. Veya

bir anda kalbiniz duracak.

Böylece ölümü tatmaya başlayacaksınız.

Bu andan itibaren de, bedeninizle hiçbir ilişkiniz kalmayacak.

Hayat boyu “ben” dediğiniz ve sahiplendiğiniz o beden, sıradan

bir et parçası haline gelecek. Ölümünüzle birlikte bedeninizi

başka insanlar taşımaya başlayacaklar. Etrafta ağlayanlar,

“daha dün buradaydı”, “dağ gibi adamdı” diyenler olacak. Son-


ra o bedeni alıp evin bir odasına, belki de morga koyacaklar.

Orada bir gece bekleyecek. Ertesi gün gömme işlemleri başlayacak.

Cansız bedeni alıp gasilhaneye götürecekler. Görevli,

kaskatı kesilmiş olan bedeninizi soğuk suyla yıkayacak. Ancak

bu aşamada ölümün izleri de bedende aşikar hale gelecek. Morarmalar

başlayacak.

Daha sonra bedeni beyaz bir bezle, kefenle saracaklar. Sonra

da tahta tabuta koyup üstüne yeşil bir örtü örtecekler. Cenaze

arabası gelecek, tabutu devralacak. Araba mezarlığa doğru

ilerlerken, yolda hayat devam edecek. Bazı insanlar cenaze

geçiyor diye saygı gösterecek, çoğu kendi işine bakacak. Sonra

mezarlığa gelinecek. Tabut, sizi sevenler ya da seviyor gibi

görünenler tarafından ellerde taşınacak. Etrafta muhtemelen

yine ağlayanlar, sızlananlar olacak. Sonra o kaçınılmaz yere,

mezara gelinecek. Üstünde sizin isminiz yazılı... Bedeni tabuttan

çıkarıp beyaz kefenle birlikte mezarın içine atacaklar. Ve

sonra son iş yapılacak. Ellerine kürek alanlar, beyaz kefenin

içindeki bedenin üzerine toprak atmaya başlayacaklar. Kefenin

ağzını açıp içine de toprak atacaklar. Ağzınıza, burnunuza, boğazınıza,

gözlerinize topraklar dolacak. Topraklar yavaş yavaş

kefeni örtecek. Biraz sonra işleri bitecek ve gidecekler. Mezarlık

her zamanki derin sessizliğine bürünecek. Gidenler, kendi

hayatlarına geri dönecekler, ama gömülen beden için artık hayatın

hiçbir anlamı kalmamış olacak. Dünyadaki hiçbir güzellik,

hiçbir güzel ev, güzel insan, güzel manzara artık o beden için

bir şey ifade etmeyecek. Bedeniniz, hiçbir dostunuzla artık görüşemeyecek.

Beden için var olan tek şey, artık yalnızca toprak

ve onun içindeki bakteri ve kurtlar olacak.


Öldükten Sonra Ne Hale Geleceğinizi

Hiç Düşündünüz mü?


Zaten gömülmenizle birlikte bedeniniz hem içten hem de

dıştan gelen etkilerle hızlı bir parçalanma sürecine girecek.

Vücutta oksijen kalmayacağından, bir süre sonra mikroplar

faaliyete geçerek bedene yayılacaklar.

Karında toplanan gazlar cesedi şişirecek ve bu şişlik vücudun

her tarafına yayılarak, bedeni tanınmaz hale getirecek.

Bundan sonra gazın diyaframa yaptığı basınçtan dolayı ağızdan

ve burundan kanlı köpükler gelmeye başlayacak.

Çürüme ilerledikçe kıllar, tırnaklar, avuç içleri ve tabanlar

yerlerinden ayrılacaklar.

Bu dış değişmeyle beraber, iç organlarda da (akciğer, kalp

ve karaciğerde) çürüme başlayacak.

En korkunç olay ise bu noktada gerçekleşecek; karın bölgesinde

toplanan gazlar deriyi zayıf noktasından patlatacaklar

ve bedenden tahammül edilmez derecede pis kokular yayılacak.

(Ölü insan kokusu, dünyanın en iğrenç kokularındandır.)

Bu süre içinde kafadan başlamak üzere, adaleler de yerlerinden

ayrılacak.

Cilt ve yumuşak kısımlar tamamen dökülecek ve iskelet gözükmeye

başlayacak.

Beyin tamamen çürüyecek ve kil görünümünü alacak, kemikler

bağlantılarından ayrılacak ve iskelet dağılmaya başlayacak...

Bu olay, ceset bir toprak ve kemik yığını haline gelene kadar

böylece devam edecek.


“Ben” sandığınız bedeniniz böylelikle korkunç ve iğrenç bir

şekilde yok olacak. Geride kalanlar sizden söz ederken, topraktaki

tüm kurtlar, böcekler ve bakteriler sizin etlerinizi kemirecekler.

Eğer bir kaza sonucunda ölür de, gömülmezseniz, o zaman

çok daha feci bir manzara ortaya çıkacak. Bedeniniz, sıcak havada

açıkta kalmış bir et gibi, kurtlanacak, birkaç gün içinde bir

kurt yumağı haline dönüşecek. Kurtlar, son et parçasını da yiyene

kadar iskeletin kıvrımları arasında dolaşacaklar.

Böylece “en güzel bir biçimde” yaratılmış olan insan hayatı,

olabilecek en korkunç biçimde sona erecek.

Peki neden?

İnsan vücudunun öldükten sonra bu hale getirilmesi Allah’ın

dilemesiyledir. Ve bunun çok büyük bir hikmeti vardır. İnsan,

kendisinin aslında bedenden ibaret olmadığını, bedeninin yalnızca

kendisine giydirilmiş geçici bir kılıf olduğunu, bu korkunç sonu

görerek anlamalı, bedenin ötesinde bir varlığı olduğunu hissetmelidir.

İnsan, sadece bedenden ibaret olamayacağını, bedenin

ötesinde onu bir araç olarak kullanan ruhun var olduğunu

anlamalıdır.

Allah kendini “et ve kemikten” ibaret sanan insana, belki de

bunun bir aldanış olduğunu kavratmak için böyle ibret verici

bir son hazırlamıştır.

İnsan, bedeninin ölümüne bakmalı, bu geçici dünyada adeta

sonsuza kadar kalacakmış gibi sahiplendiği ve bütün arzularına

boyun eğdiği bedeninin akıbeti hakkında düşünmelidir. O beden

toprağın altında çürüyecek, kurtlanacak ve iskelete dönüşecektir.




Kaynak 40 ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM - HARUN YAHYA-